Kayıtlar

Ekim, 2009 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

ZAMANI GEÇİRECEĞİNİ BİLMEDİN

Zamanı nasil geçireceğini bilemedin bazen.. içinde kendini kaybetiğin de oldu, tam ortasında ahenk içinde tutunduğun da. Her ikisinden de birşey anladın, bu deneyimde o hep seninle beraber.. Kaybettiğini sandın geri geldi, geçmeyecek sandın geçti, çok hızlı geçiyor dedin geçmek bilmedi… Zaman insan deneyiminde hep acıyla bir tutuldu.. Geçmiş dedin , gelecek dedin, isimler verdin, etiketler taktın, bir kalıba koymaya çalıştın. Sana hep özlemle, acıyla ve aksiyle yanıt verdi. Peki neden? Neden zaman hep senin aleyhine, neden geçimişin pişmanlık ve özlemle, geleceğin de uzak hayallerle dolu? Çünkü kendini takdir etmek ve izin vermek sana uzak.. Çünkü enerjinin kaynağı sana uzak.. Çünkü sen kendinden uzaksın.. Ama bu satırları okuyorsan, artık dinliyorsun kendini demektir, biliyorsun orada oldugunu.. farkina varıyorsun… İşte bunları okumak kadar kolaydır bir an için kendini bulmak.. O “bir an” bir kez geldimi tadına doyamazsın, tanrı’ya dokunmak deneyimidir o. Bütün...

HAH İŞTE OLDU MU? IRKÇI OLDUK…

Dün basını takip edenleriniz olduysa, görmüştür; Haber Türk’ün polemik köşesinde; “2009 Türkiye’sinde ırkçılık bir tehdit midir?” başlıklı bir yazı yayınlandı. Yazının kime ait olduğu, kimin kaleme aldığı belli değil, kimse imzasını atmamış. Artık cesaret mi edemediler yoksa, Haber Türk olarak bu yazsının tamamen mi arkasındalar bilemem. Yazıyı okuduğumda sadece “pes” diyebildim… Bu tarz yazılar yüzünden, olaya sadece ideolojik yaklaşanlar ve okumayı araştırmayı bilmeyenler, Hüseyin Nihal Atsız’ın gerçekte Türk Tarihçiliğinin önemli bir ismi olduğunu da bilmezler ve öğrenmekten de mahrum kalırlar… Ne komiktir ki, bu kişiler demokrasi, düşünce özgürlüğü ve insan haklarından dem vurmaktan da geri kalmazlar. Bilmeyenler için kısaca belirtelim, Nihal Atsız; Türk Irkçısı olduğunu asla saklamamış ve bununla gurur duymuştur. Hiçbir zaman, hiçbir nedenle duruşunu bozmamıştır. Çoğu tarihi kaynak, halen, sadece Atsız’ın eserleridir. Murat Bardakçı’nın bir cümlesi çok hoşuma gitmişti: “Nihal ...